Tevessül mevzusuna en büyük vesilemiz olan Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile yapılan ve en sağlam yollarla bize nakledilen misallerle devam edelim: Rasûlüllah Hayatta İken Tevessül: Osman ibni Huneyf (r a) şöyle anlatıyor: “Gözü kör bir adam Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek; ‘Benim için Allah’a dua et, bana afiyet versin (gözümü sıhhate kavuştursun)’ dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Dilersen tehir edeyim (ahirete bırakayım) ki bu senin için daha hayırlıdır, istersen dua edeyim.” buyurdu. Adam dua et deyince, Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona; güzelce abdest alarak iki rekat namaz kıldıktan sonra, şu duayı yapmasını emretti. “Ey Allah’ım şüphesiz ben senden isterim ve rahmet nebisi olan peygamberin Muhammed ile sana yönelirim. Ya Muhammed! Bu ihtiyacımın yerine getirilmesi için seninle Rabbime yöneldim. Ey Allah’ım! Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i benim hakkımda şefaatçi kıl.” Osman ibni Huneyf: Vallahi biz o meclisten ayrılmadan, hatta uzunca konuşmadan, o adam yanımıza sanki hiç hastalığı yokmuş gibi iyileşerek girdi. (Tirmîzî) İtirazcılar; “Burada kör olan kimse Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in duası ile tevessül etmiştir.” derler. Halbuki Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in âmâya öğrettiği duadaki şu lafız onların iddialarına ters düşmektedir: “Peygamberin Muhammed ile...” İbaredeki “ile” kelimesi hem istemek hem de yönelmek fiilleri ile bağlantılıdır. Bu da tevessülün Efendimizin zatıyla olduğunu göstermektedir. Yani; rahmet nebisi ile demektedir, rahmet nebisinin sevgisi veya duası ile dememektedir. Evet, bunu; “rahmet nebisinin sevgisi veya duası ile” diye tevil etmek elbette mümkündür. Lakin açık ifadeden anlaşılanı reddetmeyi gerektiren bir delil söz konusu değildir. Sevgisi ile yahut duası ile tevessül olabiliyorsa ki bunlar arazlardır (elle tutulamayan, gözle görülemeyen manalardır), zat ile tevessül daha evla bir yolla caiz olmalıdır. Vefatından Sonra Tevessül: Bu Hadis-i şerifte zikredilen tevessül, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hayatına mahsus değildir. Zira ashab-ı kiramın bazısı bu tevessül lafzını vefatından sonra da kullanmışlardır. Nitekim Ebu Ümame ibni Sehl ibni Huneyf’in, amcası Osman ibni Huneyf’den (R Anhum) nakledildiğine göre; bir adam Hz Osman’ın hilafeti döneminde ona bir işini gördürmek için gider gelirdi. Hz Osman (r a) ise ona hiç iltifat etmez ve işine bakmazdı. Bu zat Osman ibni Huneyf (r a)’a bu durumdan şikayetlendiğinde, ona: “Git abdest al, Mescide gel, iki rekat namaz kıl sonra: ‘Ey Allah’ım! Rahmet peygamberi olan nebimiz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hürmetine senden isterim ve sana yönelirim. Ya Muhammed! Ben şu hacetimi görmesi için senin vesilenle Rabbime yönelirim.’ dersin ve hacetini söylersin.” dedi. Adam onun dediğini yaptı sonra, Hz Osman (r a)’ın kapısına geldiğinde kapıcı gelip onu Hz Osman (r a)’ın huzuruna alıp yanına oturttu. Hz Osman (r a) ona: “Hacetin nedir? Bizden isteğin nedir?” dedi. O adam dileğini anlatınca, Hz Osman (r a) hemen dileğini yerine getirdi sonra, “Bu zamana kadar neden hacetini bize söylemedin? Bundan sonra ne işin olursa hemen bize gel.” buyurdu. Sonra adam Hz Osman (r a)’ın yanından çıkınca, Osman ibni Huneyf (r a) ile karşılaştığında ona: “Allah seni hayırla mükafatlandırsın, sen konuşana kadar Hz Osman benim işimi hiç görmüyordu.” deyince, Osman ibni Huneyf: “Vallahi ben onunla bir şey konuşmadım, velakin bir kere Âmâ bir adamın Rasûlüllah (Sallallhu Aleyhi ve Sellem)’e gelip, gözünün görmeyişinden şikayetlendiğinde şahit oldum ki… diyerek yukarıda zikrettiğimiz hadiseyi anlattı. (Taberanî) Bu kıssadan anlaşıldığına göre bu hadis-i şerifi rivayet eden ve bu kıssayı gözüyle gören Osman ibni Huneyf (r a) halifenin, işini görmediğinden şikayetlenen kişiye Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i aracı yaparak ve vefatından sonra ismiyle çağırıp ondan yardım istemesini ona öğretti. Fakat bu kişi Osman ibni Huneyf (r a)’ın halifeyle konuşması sebebiyle işinin görüldüğünü zannedince, İbni Huneyf onun bu düşüncesinin doğru olmadığını bu işinin ancak Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hürmetine istemesi, O’nu ismiyle çağırması ve O’nun vesilesiyle yardım istemesi sebebiyle görüldüğünü kendisine anlattı ve bu hususta halifeyle konuşmadığına dair yemin ederek bunu te’kidledi (kuvvetlendirdi). Bu rivayetten açıkça anlaşılıyor ki ahirete irtihalden sonra da Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile tevessül caizdir. Tevessülü Peygamber Efendimize has kılan bir delil olmadığına göre diğer geçmiş büyüklerle de tevessül caizdir. Allah bizi yeni yetme sapıkların şerrinden muhafaza eylesin. Âmîn…
ŞEFİK KOCAMAN HOCA EFENDİ 17,05,2016
Featured Posts
- Blogger Yorumları
- Facebook Yorumları
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder