Besmele, hamdele ve salat-ü selamdan sonra… Dün ele aldığımız; Allah dostlarının huzurunda bulunmanın fazileti ve ehemmiyeti meselesine devam edelim: Mevlana Hazretleri’nin “Evliya ile bir zaman (veya an) beraberlik yüz senelik ibadetten üstündür.” kelamındaki anlayış yine şu şekilde açıklanabilir: “Alimler peygamberlerin varisleridir.” hadis-i şerifinin muktezasınca alimler ve Allah dostları Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in varisleri, vekilleri ve halifeleridirler. Vazifeleri de peygamber vazifesidir. Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vazifelerinden biri de ümmetini tezkiye etmektir. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Andolsun ki; muhakkak Allah inananlara karşı elbette büyük bir iyilikte bulunmuştur; hani O, (melek ve cin türünden değil de, anlaşmaları kolay olsun için) kendileri (gibi Âdem nesli)nden olan değerli bir peygamberi aralarında göndermişti ki, o O (Allah-u Sübhânehû)nun âyetlerini üzerlerine art arda okumaktadır, onları (maddî ve manevî pisliklerden) tamamen arındırmaktadır, bir de kendilerine o (yüce) Kitab (olan Kur’ân)ı ve hikmeti(; sünnet ve fıkhı) öğretmektedir. Hâlbuki şüphesiz onlar daha önce elbette apaçık bir (sapıklık ve) dalâlet içinde bulunmuşlardı.” (Al-i İmran:164) Evet! Tezkiye etmek maddi ve manevi pisliklerden arındırmak demektir. Özellikle manevi pisliklerden arınanların ibadetleriyle diğerlerinin ibadetleri bir değildir. Bu, filhakika mahbûbiyet (sevilmişlik) meselesidir. Manevi derecesi yüksek olmakla Mevla’ya yakınlık kesbetmiş (kazanmış) kimselerin başkaları gibi olmayacağı zahirdir. Başka bir ifadeyle: Hanzala hadis-i şerifinden de anlaşılacağı üzere; Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ve dolayısıyla alimlerin ve evliyanın huzurunda bulunmakta imanın, yakînin (iman kuvveti, görür gibi olma hali) artması vardır. Ashab-ı kiramı kendilerinden sonra gelenlere üstün kılan da Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i görmek ve onunla beraber olmakla imanlarının kuvvet kazanması idi. Onu bir kerre olsun görmekle ulaşılan makama başka hiçbir yolla ulaşmak mümkün değildi. Taberanî’nin Enes bin Malik’ten (Radıyallahu Anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üç defa şöyle buyurdu: “Beni görene müjdeler olsun. Beni göreni görene de müjdeler olsun. Beni göreni göreni görene de müjdeler olsun.” Ayrıca evliyanın huzurunda bulunmakta şu ayet-i kerime ile amel etmek vardır: “Ey iman etmiş olan kimseler! (Razı olmadığı şeylere yaklaşma konusunda) Allah’tan hakkıyla sakının ve(hem imanda, hem ahde vefada, özü sözü doğru olan) sadık kimselerle beraber olun!” (Tevbe:119) Alimler ve veliler Allah’ın sadık kulları değil midir? “Bereket büyüklerinizle beraberdir.” (İbni Hibban) hadis-i şerifi de bu manaya delil olur. Şöyle ki; Bereket artmak demektir. O ki bereket büyüklerledir, onlarla her şeyde bereket, artma vardır. Mevlana Hazretlerinin yüz sene ifadesi de miktar tayin etmek manasında değildir. Fazilet ve üstünlüğe işaret etmek içindir. Bu, beyan-ifade sanatlarından bir nevi olan kinaye sanatıdır. Hoca efendinin bunu anlamamasına anlam veremedim doğrusu. Yoksa kendisinden öyle demesi istendiği için mi anlamamazlığa verdi bilmiyorum. Alimlerin ve Allah dostlarının huzurunda bulunmanın faziletine dair daha birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif zikretmek mümkündür. Fakat; “Akıl sahibi olana işaret yeter” kelamının mefhumunca bu kadarla yetinelim. Mevlana Hazretleri’nin kelamını doğru bulmayan hoca efendiye de şunu demek istiyorum ki: Hocam! Siz siz olun, zamane alimlere (müsveddelerine) uymayın. İşin içinde büyüklerin olduğu meseleler hakkında birileri öyle istiyor diye, onlar memnun olsunlar diye üstü kapalı, başka yerlere çekilebilecek beyanlarda bulunmayın. Siz Allah dostlarını savunanlardan olun. Allah-u Zülcelal Hazretleri bizleri dostlarından ve onların kutlu yolundan ayırmasın… Allah’a emanet olunuz. Âmîn…
ŞEFİK KOCAMAN HOCA EFENDİ 10,05,2016
Featured Posts
- Blogger Yorumları
- Facebook Yorumları
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder