Featured Posts

Allah’ın Cennetine Giden Yol Emirleri Tutmak ve Yasaklardan Kaçmaktır.


Besmele, hamdele ve salat-ü selamdan sonra… İnsanoğlu olarak yaratılış ve dünyaya gönderiliş gayemiz Allah’a ibadet etmek bir başka deyişle Allah’a kulluğu eda etmektir. Kendisine kulluğun nasıl eda edileceğini ise gönderdiği peygamberler, indirdiği kitaplar, ve peygamberlerin varisleri olan alimlerle beyan etmiştir (açıklamıştır). Bize ve bizim kulluğumuza hiç ihtiyacı olmadığı halde bu kulluk üzerine hem dünyada hem de ahirette vaki olacak (gerçekleşecek) vaatlerde bulunmuştur. Bu vaatler kısaca dünyada; nefse, şeytana ve düşmanlara karşı yardım etmek suretiyle rahat ev huzurlu bir hayat, ahirette; ebedi cennet, cemalullahtır (Allah’ın zatını görmek) ve rızadır (Allah’ın kulundan razı, hoşnut olması) ki rıza en büyük nimettir. İşte Allah’ın cennetine, cemaline ve rızasına giden yol emirleri tutmak ve yasaklardan kaçmaktır. Bu emir ve yasakları içeren hükümler başlıca üç kısma ayrılır: 1-) İnanç meseleleri alakalı hükümler. 2-) Amel ile alakalı (yapılması veya yapılmaması gerekenlerle alakalı) hükümler. 3-) Ahlaka dair hükümler. İnanç meselelerinde doğru olan; Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve onun talim ve terbiye ettiği ashabı kiram gibi inanmaktır. Buna Ehlisünnet ve’l-Cemaat inancı yani kısaca Sünnilik denir. İslam’ın ta kendisi olan Sünniliğin iki büyük imamı vardır; İmam-ı Ebu Mansur Muhammed el-Maturidî ve İmam-ı Ebu’l-Hasen Ali el-Eş’arî. Bu muhterem imamlar kendilerinden bir şey ortaya koymamış bilakis kitap ve sünnetten inanılması gereken meseleleri çıkarmış, anlaşılması kolay olsun diye tertip etmişlerdir (sistematik hale getirmişlerdir).  “(Ey Habîbim ve ashabı!) Şimdi eğer o (Yahudi ve Hristiya)nlar sizin kendisine inanmış olduğunuz o şeylere(; o iman esaslarına) sizin gibi iman ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşturlar. Eğer yüz çevirirlerse, onlar ancak (bir çekişme, düşmanlık, muharebe ve sapıklıktan ileri geçmeyen) büyük bir karşı çıkış içindedirler. Muhakkak Allâh onlar(ın şer ve zararların)a karşı sana kâfî gelecektir. (Din düşmanlarının sözlerini hakkıyla işiten) Semî’ de, (içlerinde taşıdıkları kin ve kıskançlığı tam manasıyla bilen) Alîm de ancak O’dur!” (Bakara:137) ayet-i kerimesinde anlatılan doğru inanç işte bu Ehlisünnet ve’l-Cemaat âlimlerinin ortaya koyduğu hakikatlerdir. Amel ile alakalı (yapılması veya yapılmaması gerekenlerle alakalı) hükümler de ümmeti Muhammedin kahir ekseriyetinin (%90’ı yani Ehlisünnetin tamamı) müçtehit olarak kabul ettiği dört mezhep imamlarının edille-i şer’iyyeden (İslam şeriatında delil olan kitap, sünnet, icma-ı ümmet, kıyas-ı fukaha) çıkarıp tanzim ettikleri hükümlerdir. Bu imamlara uymak, onların çıkardıkları hükümlerle amel etmek onların mezhebinden olmak anlamına gelir ki bu ancak onların Din-i Mübin-i İslam’ı bizden iyi bildikleri ve yaşadıkları içindir. Bizden iyi bilmeleri, dinin kaynağına yakınlıkları sebebiyle doğru bilgiye ulaşmış olmalarına dair ümmetin kanaatinin hâsıl olması demektir. “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.” (Enbiya:7) ayet-i kerimesinde bu mana vardır. (Daha iyi bilene uymak) Ahlaka dair hükümler ise yine kitap ve sünnetten tatbik edilerek öğrenilen hükümlerdir. Bu da, en güzel ahlak sahibi olan Peygamber Efendimizin ashabını, güzel ahlakı tatbik ederek tezkiye ve terbiye etmesi, onları sonraki nesilleri tezkiye ve terbiye etmeleri yoluyla günümüze kadar gelen Allah dostlarının tasavvuf yoludur. İslam bunlardan ibarettir. Hak din budur. Ecdadımızı bin yıl dünyaya hâkim kılan anlayış ve hayat tarzı budur. Denenmiş, Allah’ın yardımına ve muvaffak kılmasına mazhar olan gerçek Müslümanların yoludur.  Mevla Teâlâ, cümlemizi bu kutlu yolda sabit kılsın. Amin…

ŞEFİK KOCAMAN HOCAEFENDİ 04,08,2016
Paylaş: Google Plus

Yazar: Ehli Sünnet Vel Cemaat Müdafaa

    Blogger Yorumları
    Facebook Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder